Reklam/Pazarlama

24th Aralık, 2014 | by Ozan İlginoğlu

0

“Faks etkisi”nin gücünü ajanslar ne kadar biliyor?

salgin_ozanilginoglu_comYeni ekonominin gurularından Kevin Kelly “faks etkisi” kavramını sıkça kullanır. İlk faks makinesi milyonlarca dolarlık bir Ar-Ge çalışması sonucunda yapılmıştı ve perakende satış fiyatı iki bin dolardı! Ama aslında bu makinenin hiçbir değeri yoktu çünkü onunla mesaj gönderebileceğin başka bir faks makinesi yoktu! Bu durumda ikinci üretilen faks makinesi birinciyi daha değerli hale getirdi.

Kelly bu durumu şöyle açıklıyor: Faks makineleri bir ağa bağlandığı için yeni eklenen her bir faks makinesi kendisinden önce çalışmaya başlamış olan makinelerin değerini artırır. Öyleyse yeni bir faks makinesi aldığınızda, aslında satın aldığınız şey fak hattına erişim hakkıdır, bu durumda bu makinenin kendisinden daha değerlidir.

İşte buna “faks etkisi” ya da “bolluk kuralı” deniyor. Çünkü geleneksel ekonomide değer kıtlıktan gelir. Örneğin elmas ve altın nadir oldukları için değerlidir. Kıt olan bir şey çoğalırsa otomatik olarak değeri düşer. Ama ağ mantığı bunun tam tersidir. Güç ve değer bolluktan gelir. Yazılımınızdan ne kadar çok üretirseniz ağınıza o kadar çok insan eklersiniz ve güçlü hale gelirsiniz. E-postaların bu kadar güçlü olmasının nedeni de budur. Ama gözden kaçan bir şey var.

bagisikilik_ozanilginoglu_comSalgın hastalıklarda bir virüs kişiden kişiye geçerek büyük bir topluluğa yayılır güçlenir. Aynı zamanda bu ağ virtüel hastalıkların da en büyük düşmanıdır. Çünkü belirli bir grip ya da kızamık virüsüne bir kez maruz kalırsanız ona bağışıklık geliştirirsiniz ve çok sayıda insan belirli bir virüs tipine bağışıklık kazanırsa salgın sona erer. Sanırım, sosyal salgınlardan söz ederken bağışıklık sorununu gözden kaçırıyoruz!

1990’larda e-postalarımıza gelen mailler bizi motive ederken bugün spam mesajlar ve sıkça gelen mailler aynı etkiyi göstermiyor. Yani bağışıklık sistemimiz artık e-posta sistemimizi sıradan gösteriyor. İnsanlara ulaşmak bu kadar kolay ve ucuz hale geldi…

E-posta adresimizi herkesin bilmesi ve bize rahatça mail gönderebilecek olması, insanların bize sık sık ve ısrarla ulaşacak olması anlamına gelir. Bu durum bizde hızla bağışıklık yaratır ve bizim yüz yüze iletişime gittikçe daha fazla değer vermemiz sağlar.

Reklam ajansları reklamları hangi dergilere ve hangi televizyon programlarına yerleştireceklerini çoğu zaman maliyet temelinde belirler. Peki ya bağışıklık sorunu? Ajansların bu mantığı o kadar çok şirketin televizyonda reklam yeri satın almasına yol açmıştır ki şu anda TV’de şimdiye dek hiç olmadığı kadar uzun reklam sürelerinin olmasının nedenidir. Artık insanlar reklamları eskisi gibi dikkatle izlemiyor. İçinde yüzlerce reklam olan dergiler ya da otuz metrede bir karşımıza çıkan billboardlar için de aynı şeyler geçerlidir. İnsanlar aşırı bilgiye boğulduklarında ve geleneksel iletişim biçimlerine karşı bir bağışıklık geliştirdiklerinde bu kez bilgi ve tavsiye almak için yaşamlarındaki saygı, hayranlık ve güven duydukları insanlara yönelirler.

O yüzden arada sırada şu cümleleri duyarız. “Teknoloji, internet gelişiyor ama hala bazı eski ilkel yöntemler daha mı başarılı”… İşte sizce başarılıysa sebebi budur…

Yazının kaynağı yüzde doksan, “Kıvılcım Anı” kitabına aittir…

 

Facebook Yorumu

yorum

Tags: , , , , , ,


Yazar Hakkında



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

Back to Top ↑

WP to LinkedIn Auto Publish Powered By : XYZScripts.com