15th Ocak, 2015 | by Ozan İlginoğlu
0Ülker yapılması gerekeni yaptı, sponsorluktan çekildi
“Yıldız Holding Başkanı Murat Ülker, Yıldırım Demirören’e bir mektup gönderip futboldan tüm desteklerini çektiklerini duyurdu.” Dün spor sayfalarına acil koduyla girilen haberin içeriği buydu.
Birey olarak bu kararı 3-4 yıl önce zaten ben vermiştim. En son bu sene için Digiturk platformunu iptal ettirmiştim. Neden iptal ettirmeyi düşünüyorsunuz diye soran Digiturk müşteri temsilcisine “Passolig ile taçlanan kalitesiz bir lig izlemek istemiyorum, sektör kendine gelmelidir. Kendilerine gelen kadar da izlemeyeceğim” demiştim.
Derbi
Ne kadar güzel ki sadece ben değilmişim bu şekilde düşünen. 10 yıl içerisinde hızlıca endüstrileşen futbolumuzda her şey de olduğu gibi b.ku çıkarıldı. Sadece paranın ön plana çıktığı, seyircinin önemsenmediği, hatta takımlar tarafından keriz yerine konulduğu bir sistemde. 2. lig Alman ligini izlemek bir futbolsever için daha zevkli. En azından stresi yok, evrensel futbol zevkleri var.
Adı sözde “Derbi” olan futbol dışında her şeyin yaşandığı gösteri izlemek beni benden alıyordu! Alıyordu diyorum çünkü izlemiyorum artık.
Seyirciyi, taraftarı ve izleyiciyi sağacak inek yerine koyan tüm futbol enstrümanları bir gün kaybedecekti. İşte o beklediğim gün geldi sanırsam. Tamamen ekonomik düzende ilerleyen futbola en büyük ceza yine ekonomik olarak verilmeliydi. Sponsorlar kalitesiz bir lige destek vermeyi kesmeye başladıkları an tüm sistem kendini sorgulayacaktır. Yıldız Holding’in bu girişiminin bir başlangıç olmasını umuyor diğer sponsorlardan da aynı cesareti göstermelerini bekliyorum.
Futbol düzeni
Kulübün milyon dolarlar, oyuncunun milyonlar aldığı bir sistemde takımı asıl var eden taraftarın hor görülmesi meselesidir bu. Yine sadece para kökenli ilerleneceğini sanan kısır döngünün işaretidir. Zaten TFF’nin aldığı muhteşem kararlar ile futbolun dibine konan dinamit yakılmıştır. Yabancı oyuncu sınırın kalkması vb.
Ben bugün sponsor olan firmaların pazarlama müdürü olsam bir dakika durmaz desteğimi çekerdim. Kendi markama milyonlar vererek yapacağım en büyük zarar bu futbol düzenine destek olmaktır. Madem zarar vermek istiyorum markama, parayı şirketin penceresini açar atardım yola. En azından reklam olur!
Murat Ülker TFF’ye gönderdiği mektupta şu anekdotu paylaşmış:
“İngiltere ve Almanya’daki seyircileri görünce kıskanmamak elde değil. Ülke adına çok üzülüyorum. Orada düşmeye aday takımların maçlarına bile binlerce seyirci geliyor. En son İngiltere’de bir maça gittim. Ortam inanılmaz güzeldi, müthiş keyif aldım. Ne yazık ki bizde bunları göremiyoruz. Futbolseverlerin mutluluğunu engellemeyelim. 1.5 saatlik bir maç sırasında stada giden sporseverler sevinebilir, kızabilirler. Bu normaldir. Daha hoşgörülü olmalıyız. Passolig sistemi getirilirken, daha esnek olunabilirdi. Kimse kişisel bilgilerinin, devlet de olsa kayıt altına alınmasını istemez, rahatsız olur.”
Asıl vurucu noktayı mektubun sonuna saklamış Ülker.
“Sporu destekleyen ve topluma faydasına inanan bir kurum olarak 8 yılı aşkın bir süredir milli takımın ve Türkiye’nin güzide kulüplerinin büyük destekçilerinden biriyiz. Çocuklarımıza ve gençlerimize sporu sevdirmekle birlikte, tüm sporseverlerin mutlu anlarını çoğaltmayı ve paylaşmayı amaçlıyoruz. Türkiye’de her zaman en önemli eğlence ve motivasyon kaynağı olan futbolun şiddet, kavga ve gerginliklerle anıldığı, değerinin giderek düştüğü ve artık seyircilerin izlemek istemediği bir spor haline geldiğini üzülerek takip ediyoruz. Son günlerde büyük kulüplerin dahi boş tribünlere oynadığı bir ortamda, futbolun gerek taraftar gerekse markalar açısından cazibesini yitirdiğini, dramatik düşüşün bizi endişelendirdiğini belirtmek isterim. Dileğimiz, karşılıklı saygı ve fair-play anlayışının yaygınlaştırılması, futbolun seyirciyle birlikte değerinin yükseltilmesi… Ama ne yazık ki bu azalan ilgi ve değer karşısında kulüp ve müsabakalara desteğin anlamı kalmadığını da bilmenizi istedim.”
1- Futbolun şiddet, kavga ve gerginlikle anılır olması.
2- Türk futbolunun marka değerindeki dramatik düşüş.
3- Maçların cazibesini yitirmesi, statların boş kalması.
4- Fair-Play’le örtüşmeyen atmosfer.
Hiçbir şey için geç değil, diğer markaların ivedi olarak Ülker grubunu destekleyip ligi desteklemeden çekilmesi gerekir. Bu Türk futbolunun geleceği için yapılacak en önemli harekettir. Futbolcusundan, yöneticisine herkesin kendine gelme zamanı geldi de geçiyor.
Bazen bir şeyi desteklememekte yapıcı bir harekettir, hatta en büyük derstir. Eğer bu ülke futboluna destek vermek istiyorsa markalar gerekeni yapmalı, milyonlarını yapıcı bir ortam oluşana kadar kendilerine saklamalıdırlar!