Reklam/Pazarlama

18th Şubat, 2015 | by Ozan İlginoğlu

0

Kadınların yönettiği markalar daha “insancıl”

“Kadın” konulu dünya üzerinde o kadar çok araştırma yapılıyor ki nereden başlamak gerek bilmiyorum. Ama aklımda kalanları yazmanın daha doğu olacağını düşünüyorum. Örneğin Kuzey ülkeleri, Yani Avrupa’nın kuzeyinde yer alan ülkelerde “Baltık ülkeleri” deniliyor. Kadınların hayata katılma oranı %70’lerdeymiş. Bu ülkeler demokrasi sıralamasında ilk 10’dalar, ekonomi sıralamasında, yaşam sıralamasında, barış sıralamasında vb. Yani kadınlar hayatın içine girdikçe çağdaşlaşıyor ülkeler. Biz de her sene uzaklaşıyorlar ve uzaklaştıkça neler olduğunu görüyorsunuz!

Ülkemizde kadınların yönettiği şirketlere, markalara baktığımızda yukarıda girişte yazdığım noktanın ne kadar doğru olduğu ortaya çıkıyor. Kadınların yönettiği şirketler daha az agresif, daha çok insancıl oluyorlar. En önemlisi olması gereken toplumsallığın ta içinde yer alıyorlar. Özgecan Aslan olayında bu markalardan birini yaşama fırsatı gördü tüm Türkiye. Evet, Filli Boya’dan bahsediyorum.

Tüm Türkiye’nin haberleri izlemek için tek yürek olduğu bir gün ve saatte siyah ekranla 30 saniye göründü. Ama o siyah ekranı unutmadı, unutamadı insanlar. Çünkü “simsiyah”tı ve “Özgecanİçin”di…

Bazen bir şey anlatmak için sayfalarca yazı yazmana, saatlerce bir video izletmene gerek kalmaz. Bir siyah renk, 11 harf yeter de artar bile! İnsanların gönüllerine girer, orada kalır…

filliboya-ozgecanaslan (1)Markalar ne yöneticilerinden ne sahiplerinden bağımsız kurumlardır. Onları var eden, onlara hayat veren hatta onlara renk veren insanların kendileridir. Filli Boya Yönetim Kurulu Başkanı Gözde Akpınar Sezgin olmasaydı, o ekran siyah olmazdı. Çünkü öncelikle o bir kız çocuğu annesiydi, sonra ülkesini seven bir kadındı. Bir kadını bir kadından, bir anneyi bir kız çocuğu olan anneden başkası kim daha iyi anlardı ki! Biz yazarız, söyleriz o kadar…

Öyle de olmuştu zaten… Cebinden milyonlarca lirayı vererek markasının ismini geçirmeden tüm TV’lerde aynı anda bir duruş sergilemişti. Hatta bununla yetinmemiş Filli Boya’nın binasını simsiyah giydirmişti. İletişim kurmak insanı insan yapan en önemli özelliğidir. Samimi olmak, kendin olmak da cabası…

Gözde Akpınar Sezgin’i hiç tanımam, görmedim hatta bu yazıyı yazacağım sırada araştırdım ve öğrendim. Ama Twitter hesabına girip twitlerine baktığınızda hep ülkesinin içinde, bir duruşu olan kadın olduğunu göreceksiniz. Hatta Ekşisözlük’teki entry’lerde ülkesinin başına gelen her felakette yardım elini uzatan biri olduğunu okuyacaksınız. İşin özü sözde değil özde birini tanıyacaksınız, tesadüfen de olsa…

Hala izlememiş olanlar için bahsettiğimiz TV çalışması budur.

Yığınlarca yazı yazıp, kitaplar çıkartıyoruz vb. Ama işin özü marka olmak demek hayatın içinde olmak demektir. Kimi zaman toplumun önünde olup o toplumdan kazandıklarının bir kısmını ona vermek demektir. En önemlisi “insan” olmanın adıdır. Kaybedilen değerleri hatırlatmak demektir. Demektir, demektir…

Şerden hayır çıkarmanın belki adı oldu bu yazı. Ama birini tanıdım dolaylı yönden tanıtmış oldum. Ne mutlu ki hala “insan” olan insanlar var…

 

Yeni yazıları ilk sen okumak istersen aşağıya e-posta adresini yazman yeterli.

Facebook Yorumu

yorum

Tags: , , , , , ,


Yazar Hakkında



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

Back to Top ↑

WP to LinkedIn Auto Publish Powered By : XYZScripts.com