Reklam/Pazarlama

19th Nisan, 2020 | by Ozan İlginoğlu

0

İLEF Reklam Atölyesi ile Dijital Medyayı konuştuk

Üzerimde emeği olan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve atölyeleri ne zaman bir ses çıkarsa hemen karşılık veririm. İşte bu atölyelerden belkide en aktif olanı Reklam Atölyesi’nden Merve Özcan “Dijital Medya ve Danışmanlığı” hakkında küçük bir röportaj yapabilir miyiz değince, uzaktan da olsa bazı cevaplara vermeye çalıştım. İşte o röportaj… (Röportaj Reklam Atölyesi’nin Facebook gurubu üzerinden 20 Mart 2020’de yayınlandı)

Merhaba öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

35 yaşındayım, İzmirliyim, yaklaşık Reklam-pazarlama alanında 15 yıldır çalışıyorum. İLEF Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunuyum. Öğretmen bir ailenin çocuğu olduğum için Türkiye’nin birçok yerini görme şansım oldu. Bu kendi alanımda “iletişim” bana vizyon ve insanları tanıma fırsatı sağladı.

Şu an bulunduğunuz konuma nasıl geldiniz? Ya da olmak istediğiniz yerde misiniz?

Şu an bulunduğum konuma çok çalışarak değil aslında çok staj yaparak geldim. Stajın önemli olduğuna inanan bir insanım. Bu staj ile kastım aslında çay götür getiri de kapsamaktadır. Japon felsefesine bakarsanız ustalarının yanında çıraklar sabır ve erdemi öğrenirler. Ben özellikle “reklam” alanında başarının ustaların yanında tezgahında pişerek olduğuna inanıyorum. Zaten şöyle aklınıza bu alanda ilk gelen isimlere bakarsanız böyle bir süreçten geçtiğini görürsünüz. Bu usta-çırak ilişkisine bir de bol araştırmayı da eklemek gerek. Netflix üzerinden alanınla ilgili yapımları izlemek de dahildir. Ben gerek lise gerekse üniversite hayatında çok staj yaptım ve her birimde. TV dışında giriş yapmadığım bir alan neredeyse yoktur.

Olmak istediğiniz yerde misin?

Sorusuna kolay kolay kimse evet diyemez. Çünkü özellikle dijital reklam-pazarlama alanı her gün evrimleşiyor. Sınırını hiç kimse bilmiyor. Ancak istediğim yolda ilerliyorum diye cevaplamak daha doğru olacaktır.

Bu sektöre sizi iten şey ne oldu? Ya da bu sektöre ilginiz olduğunu nasıl anladınız?

Geriye dönüp baktığımda internetin hayatımıza girdiği ilk dönemden beri aslında ona karşı hislerim boş değildi ( Commodore 64 ile başlayan ve AOL ile devam eden süreçte geleceğin bu alanda olduğunu baştan beri hissediyordum. Ancak aynı zamanda teknolojinin insan olmadan var olamayacağını biliyordum. O yüzden iletişimi seçmeliyim onun içinde de insan olan bir bölüm olmalı diyerek Halkla İlişkilere yöneldim. Ve okul yıllarımda her atölye birimde bir şekilde bulundum. Çünkü bir iletişimci bana göre her şeyden azar azar bilmeli belki de hiçbir şeyi tam bilmemeli. İnsan kapasitesi için zaten bu pek mümkün değil! Tasarımcı olarak profesyonel anlamda reklam alanına giriş yaptım, zamanla tasarımım internet sitesine kayınca aslında bu alanın her şeyinin beni cezbettiğini gördüm. Ve tasarım kadar kodlama da yapabilir miyim demeye başladım. 0’dan bazı siteleri yapmaya başlayınca, bir de bu işin pazarlama ayağı var onlara da el atayım dedim. Ve bu şekilde 2005 yılından beri yüzlerce küçük büyük proje içerisinde yer alarak milyonlarca lirayı yönetme şansını buldum dijital dünyada. Dijital medyanın cezbedici tarafı 0 noktasından bir fikri alıp sonra bunun kendi ekosistemini kurmak hatta kendi kendine yeten bir sisteme dönüştürmek de yatıyor. Bir domain ile başlıyor kimi zaman hikaye ya da bir motto ile… Sonra bir bakıyorsun çalışanları olan, topluma bir şey üreten bir sisteme dönüşüyor. Belki de en heyecan verici tarafı burasıdır.

Reklam atölyesi bu sektörün minik tatlı mutfağıdır, size kattığı faydaları nelerdir? Orada bulunduğunuz süreçte kendinizi nasıl geliştirdiniz? Bu konuda bize tavsiyeleriniz nelerdir?

Reklam atölyesine yarımca olarak girip, karınca olarak devam eden kişilerdenim. En güzel yanı öğrenci olduğunuz zamanlarda dışarıdaki profesyonel dünyanın konsept halini görmeniz ve bir şekilde içinde yer almanızdır. Sobacı hocanın kimi zaman olmayan bir ürünü markalaştırmaya çalışması kimi zaman gerçekten piyasada olan bir ürüne imaj katmaya çalıştırması aslında mezun olunca sudan çıkmış balığa dönmemeyi engelliyor. Bir fikrin ilk ortaya çıkması sonra tasarıma dönüşmesi sonra el tutulur şekle tutulması ve birilerin sunulması. Profesyonel hayatta 2-3 günde bir yaptığın bir düzeni orada deneyimleme şansın oluyor.Tasarımcı olarak başladığım süreçte atölye bana aklımdaki fikri gözle görülür hale getirme vizyonunu kazandırdı. Bugün sanal bir dünya içinde aslında yaptığımız da tam budur. Doğrudan tavsiye vermek sıkıcı olabilir. Ama şunu bilmekte yarar var. Atölye gerçeğin simüle edilmiş bir dünyasıdır. Bu simülasyondan ne kadar yararlanabilirseniz mezun olduğunuzda birçok arkadaşınızdan bir adım önde olursunuz.

Dijital medya danışmanlığı alanını nasıl buluyorsunuz?

Aslında bu alan devinim içinde olan bir kocaman dünya. Şöyle düşün bundan 20 yıl önce dijital dendiğinde insanların aklında Bilim kurgu filmlerindeki sahneler 0, 1 gibi rakamlar canlanıyordu. Bugün evden çıkmadan faturayı ödediğin, para çektiğin, dünyanın bir ucundaki arkadaşınla kapı komşun gibi konuştuğun bir gerçek hali insanların zihninde canlanıyor. Dijital dünya kendi içinde onlarca yeni işler çıkardı, dijital pazarlama, dijital dönüşüm vb. Ben Türkiye’de “Dijital medya danışmanı” titrini kullanan ilk insanlardan biriyim. Dijital pazarlama uzmanı, dijital pazarlama danışmanı vb. işler varken ben olayın perspektifini biraz daha genişlettim. Medya kavramının medyum kelimesinden geldiğini bilen birisi olarak, sürekli gelişen genişleyen bir alan için bundan güzel bir tanım olacağına inanmadım. Bugün bu alan içerisinde dijital olan, pazarlanabilir, dönüştürülebilir her şeyi kapsıyor. Dijital medya, Samanyoluyken, diğer işler bu Samanyolunda yer alan gezegenlerdir. Bu alana ihtiyaç her gün artıyor. Dünya sanallaştıkça ihtiyaçta artmaya devam edecektir.

Reklam sektörüne nasıl girdiniz?

Profesyonel anlamda mezun olur olmaz küçük bir ajansta tasarımcı olarak başladım. Bunda orada öğrenciyken çalışan arkadaşlarımın büyük payı oldu. KAF Ajansı kuran Hüseyin Kaim ve Aziz Yayla’nın kulaklarını bu anlamda çınlatabilirim.

Kaç yıldır bu sektördesiniz?

İletişim alanında 15 yıldır bulunuyorum. Bu süreç içerisinde tasarımcı, halkla ilişkiler uzmanı, pazarlama uzmanı ve dijital medya danışmanı gibi pozisyonlarım oldu.

Türkiye’de bu sektörü nasıl görüyorsunuz, dünya’ya kıyasla?

Genel anlamda ülkemiz gelişmeleri ithal etme yoluyla gelişimini sağlıyor. Bu alanda ithal olduğu için gelişmeleri geriden takip ediyoruz. Umut verici olan şey bu sürenin giderek kısalması. Hala dijitalleşme anlamında gerek işletmeler gerek kurumlar istenilen seviyede değil. Son dünya çapında koronavirüs salgınıyla da bu durumu hissediyoruz. Birçok alanda dijital dönüşümün hızlanması elzem oldu. Bu anlamda dünya dijitalleşmenin önemini tekrar kavrıyor.

Sizce reklamcılık sektörüne yeteri kadar ilgi veriliyor mu?

Her meslek ilgi ve alakasını kendi yaratır aslında. Ajanslar yaptığı işe ne kadar önem verir, müşterilerine bunu hissettirirse sektör o kadar ilgi ve alakayı artırır. Bu aynı zamanda öğrenciler içinde geçerli. İşsiz kalacağım, nerede iş bulurum, beni alırlar mı? Soruları haklı olmakla beraber. Tercih edilebilir olmak da bireyin kendisine aittir. Donanımını yükseltmeli, yığınların içinden sıyrılabilir olmak gerekir. Telefon ve bilgisayarda hiç oyun oynamam ama trend olan oyunları bilirim, takip ederim gibi.

Reklamcılık sektörünü nasıl tanımlarsınız ve Dünya’daki önemini de nasıl tanımlanırsınız?

Bizim alanımız bir ihtiyaçlar serisi sonunda çıkmıştır. Bu kimi zaman devlet kimi zaman özel şirket kimi zaman da sivil toplum kuruluşudur. Ama böyle bir ihtiyaç bugüne kadar hep var olmuştur. Yakın gelecekte de var olacaktır. Yığınlar içinden kendini çekip çıkaran bir kurum kalıcılığını artırır. Bizim işimiz bence sanat değildir. Ki bunun aksini söyleyen de vardır. Biz iletişim içerisinde bazı enstrümanları doğru zamanda doğru yerde kullanarak talep sahibinin mesajını hedefe ulaştırmakla görevliyiz. Ekonomik sistemin devamlılığını sağlarken, rekabeti körükleyen işler yaparız. Sadece maddi olarak düşünmemek gerekir, bağış toplamak en çok bağışı da o kuruma sokmak da bizim işimizdir kimi zaman. Her toplumun farklı dinamikleri vardır, bu dinamikleri gözeterek işlerimizi yapıyoruz. Dünyanın dönüşümünde yer alıyor belki de küçük bir tuğlada biz koyuyoruz.

Pazarlamada reklamcılığın önemi nedir sizce?

Birbirinin içine geçmiş bir yapı var. Konvansiyonel medya geçen 100 yılın prensiydi, şimdi dijital öyle. Pazarlanan ürünler değişebilir ihtiyaca göre ama bizim işimiz o şeyi tanıtmaktır. Bu değişmedi, değişmiyor, değişecek gibi de görünmüyor. Mecralar değişebilir adı bugün Facebook yarın Tiktok olabilir. Ama işimizin özü değişmez.

Reklam alanına yönelmek isteyenlere ne tavsiye edersiniz?

İyi bir reklamcı değil, iyi bir iletişimci olun! Sosyoloji, mantık, felsefe elinizde fır fır dönsün. Üzerine pazarlamayı da ekleyin, hobi olarak kodlamayı öğrenin. İşte geleceğin reklamcısı…

Türkiye’de reklamcılığın merkezi nerededir sizce?

Global bir köyüz artık, bir virüs 15-20 günde dünyanın her yerine yayıldı. Ajansların çoğu global ağa dahil oldu ve daha fazlası. Merkez batıdan doğuya kayıyor. Türkiye’de reklamın merkezi, Çinli, Hintli, Güney Koreli çocuklar oluyor ( Uzaktan çalışma mantığı ile merkez artık her yer.)

Reklamcı olmak isteyenler sizce yetenekli olmalı mı?

Yetenek ile kastedilen şeye göre bu durum değişir. Bir tasarımcının, tasarım programını bilmesi yetenek değil ama aynı tasarımcının karakter yaratması bir yetenek. Metin yazmak yetenek değil, kitleleri arkasından sürükleyen metinler yazmak bir yetenek. 1000 TL bütçeyi dijital medyada harcamak yetenek değil, 1000 TL ile 1 milyonluk dönüş sağlamak bir yetenek vb. İçindeki yeteneği ortaya çıkarmak istiyorsan çok denemeli ve yanılmalısın. Bunu yapmadan içindeki cevheri ortaya çıkaramazsın. 10000 saat kuralı tüm yetenekliler için geçerliyse bizim için de geçerli.

Dijital medya danışmanı olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Artık İngilizceyi herkesin bildiğini baz alarak söylüyorum iki ya da üç dil öğrenmek. Öğrendiğin dil de gelişmeleri takip etmek ve o gelişmeler üzerine düşünmek. Neden Facebook bunu yapıyor? Yazmak, bir yerlerde blog, kağıt vb. Sorduğun soruya cevap vermek. Yaşadığın toplumu yakından takip etmek, sevinçleri, hüzünleri, vb. Tasarımı bilmek, okumayı sevmek. Biraz da olsa yazılımdan anlamak. Trend yazılım dilleri nelerdir? Açık kaynaklı yazılım ne iş yapar? Aplikasyon nasıl yazılır, nasıl yayınlanır vb. Sosyal medya markalarının pazarlama kanallarına vakıf olmak. Facebook, Instagram, Twitter, Linkedin, Tiktok, Google pazarlaması (Adwords, GDN, Native) SEO vb. Gözünüzü korkutmasın araştırmayı seven, yeni şeyler öğrenmeye açık olan bir kişi için bunlar yeni bir dünyadır. Siz bunları bileceksiniz ki birilerine danışmanlık yapasınız, unutmayın!

Facebook Yorumu

yorum

Tags: , , , , ,


Yazar Hakkında



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

Back to Top ↑

WP to LinkedIn Auto Publish Powered By : XYZScripts.com