Medya

2nd Mayıs, 2017 | by Ozan İlginoğlu

0

Bir Ege TV masalı vardı, bitti…

Sıcağı sıcağına yazı yazmak hem insana hata yaptırır hem de yaşanılan duygular istediklerini doğru yazdıramaz. O yüzden Ege TV hakkındaki yazımı en azından kapanmasından 1 gün sonra yazmanın doğru olacağını düşündüm.

23 yıl önce bir fikir ışığında yola çıkılmıştı, 90’lı yılların ortasıydı. O günleri şöyle gözünüzün önüne getirin. RTÜK bile resmi olarak kurulalı daha 4-5 yıl olmuştu. Türkiye’nin ilk bölgesel yerel kanalı Ege TV, Cem Bakioğlu’nun el vermesiyle yayına başlamıştı. Bir kent düşünün gelecek 10 yıl içerisinde bir elin parmaklarını geçen TV sayısına ve onlarca özel radyoya sahip olacaktı. Türkiye bugün gibi çok özgür değildi!!! Hatta eleştirmek normal, bir şeyleri doğrudan kabul etmek abesti! Şimdi Türkiye’nin herhangi bir ilinde sıkılan biri, İzmir’e gelince bu şehri ”özgür” olduğu için seviyorum diyor ya, işte o zaman ”eski Türkiye”nin özgürlüğünü bir düşün!

Gerçek dönüşüm yavaş yavaş olur…

Bazen bir sel gibi önüne katar her şeyi, bir anda A noktasından B noktasında bulursun kendini. Türkiye 80’li yıllardan 90’lı yıllara işte böyle bir dönüşüm yaşadı. Oysa ki 2000’li yıllardaki değişim nehre suni bir yol ve dolaylı destek verme sayesinde olmuştu. Arasındaki bu küçük gibi görünen ama büyük değişime sebep olan zihinsel evrim bugün bu noktalara gelmemize sebep oldu. Görüldüğü gibi bir kanalın açılması da kapanması da evrensel kuralların etkisinde işliyor. ”Kelebek etkisi (vikipedi kapalı olduğu için linki veremiyorum)” ile her şey şekilleniyor. Dünyanın bir yerinde küçücük bir kelebek kanat çırpınca dünyanın bir ucunda doğal bir felaket olabiliyor!

Son 4-5 yıldır Ege TV’ye sayısız konuk olmamın dışında bölgedeki ”dijital dönüşüm” farkındalığını yaratmada bana en faydalı araç oldu. İşimiz dijital ama kullanıcımız karasal… Bu süreç içinde gerçek medya emekçisi bir çok dostum oldu. Tek tek burada isimlerini sayacağım çünkü bu yazıyı yazmamdaki sebep onların bu zorlu şartlarda kanallarını sonuna kadar bırakmayıp, bir ideal uğrunda savaşmalarına bir teşekkür etmek içindir. Bir de dijital tarihe kayıt bırakmak için…

30 Nisan 2017’yi, 1 Mayısa bağlayan gece Ege TV yayını sonlandırdı. Ne kadar ironiktir bu medya emekçileri 1 Mayısta işsiz kaldılar. Bu ışıklı dünyanın kaderidir, zihinlerden ağır ağır değil hızlıca silinirsin. Unutmamak ve unutulmamak için o camda hep olmalısın!

Onlara teşekkür ediyorum, ellerindeki imkanları sonuna kadar kullanarak bugünlere kadar sırtlarındaki yükleri getirdikleri için, şimdi onların yazdıklarını burada paylaşarak bir TV programı bitiş sözü ile ”esen kalın” demek istiyorum…

Mehmet Karabel, İlkay Kıyak, Aslı Eren, Mehmet Ali Deniz, Deniz Ölgün, Tezcan Ekizler, Saim Geçgel, Veli Türker, Mehmet Ali Canbay, Bayram Kotan, Tunç Erciyas, Turgut Görel, Emel Işık Deniz, Cemile Kahraman, Suavi Yardımoğlu, Sezgin Türkoğlu, Ayşegül Koç, Tayfun Delice, İklim Gündüz Bulut, Can Çubukçuoğlu, Polat Kesercioğlu, Ahmet Çömez, Ömer Gürsoy, Emir Karaca, Şebnem Şengez, Gizem Kılcı, Ceylin Dülger, Hakan Havlan, Cengiz Yanaroğlu, İlaydanur Türk, Emir Kesen, Sevda Melek Arslan, Hulki Nalbantoğlu, Ümit Sabancı, Burçak Denizoğlu, Özgür Aykol ve kanala emek vermiş diğer emekçiler…

Aslı Eren bu yazıyı kaleme aldı…

Yarın çok sevdiğim, geleneksel pazar mesaisinde son kez sizlerle olacağım. Ege TV pazar günü 00:00’da kapanıyor! Şaşırdım mı? Hayır! Üzüldüm mü? Hem de çok. İlk defa hayatımıza girdiğinde, ilk kimin evindeyse insanları oraya toplayan, birleştirici ve heyecan verici bir güç olarak girdi hayatımıza bu sihirli camekan.. Gece 00:00’da İstiklâl Marşı, sinyal sesi ve karıncalı görüntüsüne rağmen bizi kendine bağladı. Çocukları ilk defa deniz görüp, camın içinden girip yüzmeye çalışma hayaliyle büyüleyen bir etkisi vardı.. Bense çocuk yaşımda TV’de çocuk programları yaparak tanıştım, diğer çocuklardan farklı olarak. 23 yıla yakın zamanda hayatımın hep merkezindeydi. Zordur o sihirli camekanda olmak, özendiricidir de..

Nasıl bir sihirse herkes orada devleştiğini sanarak, orada olmak ister.. Bilmezler ki, orada olan insanların en sosyal mesleği yaptıkları halde sosyalleşemediklerini. Bayramlarda siz sevdiklerinizle kucaklaşırken, sizi eğlendirmek, haber yapmak çalışmak zorundadırlar. Sizlerin tatili, onların mesaileridir. Hayatın hep içinde ama on adım gerisinde kalırlar.. Hep zengin oldukları düşünülür, bir eli yağda , diğeri balda… Oysa ay sonunu zor getirirler.. O peri masalı sadece camekandaki sihirdendir hep..

Hasta olma lüksleri yoktur. Profesyonel olmak zorundadırlar. En sevdikleri insanları kaybedip üzerine haberini sunmak zorunda kalacak kadar da acımasızdır. Üstelik sihirli camekanda sizin gördüğünüz hallerden çok farklıdır tanıdıkları insanlar. Kibir, öfke, kıskançlık, vefasızlık, hainlik, haset gibi kötü duygular hep ayaklarındaki pranga gibidir.. Diğer tarafta vefa, samimiyet, dostluk, arkadaşlık, sevgi gibi güzel duygu harmanlarının umuda yansıması vardır. Zordur tutunmak bu meslekte. Emeğinizle bir yerlere gelmek nerdeyse imkansızdır. İlla ki çok sevmeniz lazım bu mesleği katlanmak ve ruh hastası olmamak için. Seversiniz ve alışkanlığa dönüşür.. Vazgeçilmesi çok zordur yıllarınızı verdiyseniz. Milyonlarca hikaye, milyonlarca insan, milyonlarca yalan…

Sihir yapmanızı beklerler hep sizden o camekanda..

Bu meslek benim adıma yaşayamadığım çocukluğum, bir şey anlamadığım hızla geçen gençliğim, kayıp yarınım oldu. Kötü bir final oldu. En acısı da son 6 yıl ailem olarak bildiğim, hayatımda öğrendiğim iyi, kötü tüm tecrübelerin toplamı olan bu yer de aile reislerimiz (baba şefkati edasında, gönül rahatlığıyla gidebilmek için) tarafından bir teşekkürü dahi alamadan, helâlleşemeden mesleğimize veda etmek vefaya yakışmadı. İnsan vücuduna benzetilerek, bir organın işlevselliğini yitirdiği için organ bağışı söz konusu olamayacağı gerçeğiyle yüzleştirilip, nasılsa öleceksiniz organ yetmezliginden deyip, fişimizi çektiler. (Bu sahne bana hiç yabancı değil, canımın en derini, annemde de yaşadım) Ama bu defa vedalaşarak, helâlleşerek olsun isterdim. Başarılar dilendiğinde, o sihirli camekan bu defa birleştirmek adına değil, parçalamak adına toplanmıştı, üstelik tüm sihirbazlarini tuzla buz ederek…

İzmir’de çok özel insanlarla milyonlarca program yaptım, çok şey öğrendim sonsuz teşekkürler hepsine.. Bu kente değer katan çok güzel insanlar hepsi. Kazanmayı, kaybetmeyi burada öğrendik. Düğün, cenaze, doğum… 6 yıl da hayatıma iyi ya da kötü değer katan evveliyatında ya da yeni yollarımızı ayırdığımız tüm meslektaşlarıma sonsuz teşekkürler. Bizler hep başka senaristlerin senaryolarında kötü finallere maruz kaldıysak kimse suçlu değil. Gün kendi filmimizin mutlu senaryosunu yazıp, mutlu insanlar yaratma günü. Biz elimizden geleni yaptık, (yokluğa rağmen çok ta başarılıydık) yapmaya da devam edelim. Sonuç diye birşey yok nefes aldığımız müddetçe, hala son gelmedi, şimdi mutlu sonsuzluğa yelken açma zamanı…

Yayında ve yapımda emeği geçen tüm ekip arkadaşlarım adına, bizi unutmayın!

Tezcan Ekizler…

-İlk Aşkım Ve Sevdam
Dile kolay tam 9.5 yıl…
Acısıyla tatlısıyla, hüznüyle sevdasıyla..
İzmir’de her gazeteci ve televizyoncunun hayatının bir kesitinde soluklandığı o ışıklı pencere…
Bu fotoğraf 8 ay öncesine ait..
Arkadaşlarımın beni Anadolu Ajansına uğurlarken beraber çekildiğimiz belki son hatıra…
O gün Yen’i iş yerime giderken arkama baktığımda içimden “Ey Ege Tv limanına bizi sığdırdın, bu işi öğrettin artık Demir alıp gitme zamanı, sırada başka genç basın mensupları var. Allah’a emanet ol” diyerek birazda hüzünlü vedalaşmıştık.
Mikrafonuyla yıllarca İzmir sokaklarında koşturduğum eski ekmek teknemin kapanması canımı çok yaktı.
Orada işini çok seven, zaman zaman ekmeğimizi paylaştığımız arkadaşlarımız oldu.
İnanıyorum hayat onlara İyilikler ve güzellikler getirmeye devam edecek.
Benim için kapansa da İlk aşkım Ve sevdam Ege Tv hep yüreğimde olacak :)))
Vedalar zordur ama sevenler hiç bir zaman veda etmez :))))

Mehmet Ali Deniz

Geride Kalanlardandık ;Turgut, Tunç, Burçak, Recep, Suavi, Eylem, Emel,Ahmet, Beyhan, Deniz, Aslı, Ayşegül, Ömer, Ümit,Özgür, Hakan, Cengiz, Emin, Alihan, Neriman, Saim, Sezgin, Tayfun, Polat, Can,Cemile, Gizem, İklim, Sevda, İlayda, Hulki, Veli, Bayram, Adnan, Mehmet Ali, Ceylin, Şebnem ve tabi Burak Oğuz, Meltem Onay, Yücel Bey, stajyerlerimiz..Kimler geldi kimler geçti dercesine Tüm Gidenlerin hatıraları hep gözümüzün önündeydi, kolay mı mesai harcamak,bazen bağıra çağıra da olsa sonunda GÜZEL OLDU denilen işler yapmak paylaşmak.. 13 yıldır tanıklık ettiğim güzel anları yaşadığım Tüm ARKADAŞLARIMA TEŞEKKÜR EDERİM VE İZLEYİCİLERİMİZE…

İlkay Kıyak

“Yıllarca emek verirsin. Geceni gündüzüne katarsın. Parayı ikinci plana atıp, yaşam kaynağına odaklanırsın. Sonra tüm emeklerini, hayallerini ve yaşam kaynağını çalarlar, elinden alırlar… Ege TV’nin kapanmasına sebep olanlar, içiniz rahat mı, sahip çıkmayanlar, sesinizi nasıl duyuracaksınız? Bu kadar, teşekkür ederim… “

Mehmet Karabel

Eğilmez başın gibi
Gökler bulutlu “Efem”…

Yazık… Çok yazık…
Ege’nin medya devi…
Patron eliyle ipini çekti…
18 yıl emek verdim…
Doğaldır, söz hakkım var…
Sormak lazım içtenlikle…
“Bir işadamı neden gazete / televizyon / radyo sahibi olmak ister?”
Fazla düşünmeyin, ben söyleyeyim…
“İstediğini yapacak kadar çok paraya sahip olduğu için…”
Peki, neden bırakır?
Çünkü, gazeteci / haberci olmadığı ve asla olamayacağı için…
Çeyrek asırlık Ege TV ve radyo Ege’nin hazin sonu…
İşte bu iki soru ve cevapta gizlidir…
Vesselam; işadamından medya patronu olmuyor…
“Izmir yaşatamadı…” bahanesi ise…
Şahsen “abesle iştigal”dir…
Serçe parmağım Kayseri’de yedi tv yaşıyor…
İzmir’in yanıbaşındaki Manisa’da üçer tv yayında…
“Aşk” kalbinizde hissederseniz “aşk”tır…
Kandırmayın… Ağlatmayın… Kahretmeyin…
Bugünün türkiyesi’nde…
100 yaşına koşan Cumhuriyet’te…
Hep “cesurlar” anılacak…

SON SÖZ: 18 yıldır el ele harikalar yarattığım genç meslektaşlarım… Üzülmeyin; yarınlar sizin…

Son yayın videosu

Facebook Yorumu

yorum

Tags: , , , ,


Yazar Hakkında



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

Back to Top ↑

WP to LinkedIn Auto Publish Powered By : XYZScripts.com